Denizli’nin dünyaya açılan penceresi Pamukkale, travertenlerin sunduğu görsel zenginlikle, yılda 1 milyonun üzerinde yerli ve yabancı turisti misafir etmektedir.
Doğa ile tarihin buluştuğu, UNESCO’nun “Dünya Kültür Mirası Listesi”nde bulunan Pamukkale, Türkiye’de deniz turizmine alternatif merkezlerden biri konumundadır.


KAPLICALAR
Pamukkale’nin hemen yakınındaki Pamukkale Trevertenleriyle ayni su kaynağından beslenen Karahayıt ve Gölemezli’deki termal kaynakların romatizma, kalp, damar sertliği, tansiyon ve deri rahatsızlıklarına iyi geldiği ifade ediliyor. Su ılık içildiğinde spazmlı mideleri rahatlattığı, idrar yolu iltihaplarında etkili olduğu, banyoyla birlikte deri altına yapılan gaz şırıngalarıyla damar iltihaplarına karşı kullanıldığı ifade ediliyor.
Gölemezli kasabasındaki Gölemezli Çamur Banyolarının Romatizma, deri hastalıkları (sedef, mantar, egzama), kireçlenme hastalıklarının tedavisinde etkili olduğu söyleniyor.
Su sıcaklığı 35-50 derece civarında.
Karahayıt Kızılsu Kaplıcaları >>

Karahayıt kaplıcaları, Denizli'deki ünlü Pamukkale travertenlerinin 5 km kuzeyinde, Karahayıt köyünde yer alıyor. Pamukkale deki sıcak su kaynağına benzer bir yapıda. Ancak Pamukkaledeki sıcak sular Pamukkalenin meşhur bembeyaz travertenlerinin oluşmasını sağlarken, Karahayıt'taki şifalı sular kırmızımsı bir renge boyar.




Gölemezli Çamur Kaplıcaları >>



Su sıcaklığı 35-50 derece civarında olan Gölemezli kaplıcasının deri hastalıklarına(sedef,mantar,ekzema) ve kireçlenmeye şifalı olduğu biliniyor.
Bölgedeki bazı oteller, termal tedavi konusunda eğitim almış uzman personeliyle sağlık turizmine yönelik faaliyetlerini sürdürüyor. Ayrıca bazı tesisler ve pansiyonlar, kaplıca tedavisi için gelenlere hizmet sunuyor.

Pamukkale’deki termal havuz ise; yaz-kış ısısı değişmeyen 35 derecelik suyuyla bölgeye gelen turistlerin keyifle zaman geçirdiği yerler arasında.>>>
'' şifalı antik termal havuz ''
(Havuzdan önce havuzla ilgili bir efsaneden söz edelim...)
Oduncu Güzeli Efsanesi
Pamukkale’ye hayat veren termal suyun '' mitolojik çağlardan günümüze '' öyküsünde anlatılanlara göre ; beyaz cennetin yaslandığı Çökelez Dağı’nın eteklerinde yaşayan bir oduncu ve onun kızı varmış. Kızın her yeri
çıban ve sivilceliymiş. Bu nedenle de aynaya bile bakamaz, durgun sularda kendiniseyredemez, utandığından kimselere görünmezmiş. Ona rastlayanlar da yolunu değiştirirlermiş. Oğlan anaları, “Aman çirkin kız, Allah oğlumu senden esirgesin” diye dua edermiş. Altın kalpli kız ise çirkinliğine, bu nedenle insanların ona reva gördüğü haksızlıklara hiç alışamamış. Fakirliği,genç kızın umurunda bile değilmiş ama çirkinliği birgün canına tak etmiş. Çökelez Dağının eteklerinden kendini boşluğa bırakmış. Su ve tortu dolu, havuza benzeyen su birikintisinin içine hızla düşmüş.Burada uzun süre suların içinde kan revan içinde ve baygın kalmış.
Bu esnada Denizli Beyi’nin oğlu, Çökelez Dağı’nda keklik avına çıkmış. Su birikintisinin içinde sırma saçlı, güzel yüzlü bir kız olduğunu fark etmiş ve hemen onu alıp bir ağacın gölgesine yatırmış. Bir süre sonra kendine gelen oduncunun kızı “Ben ölmedim mi” diye ağlamaya başlamış. Neden ölmek istediği sorulduğunda çirkin olduğunu, bu nedenle herkesin kendisiyle alay ettiğini anlatmış.
Bey oğlu, “Sen mi çirkinsin oduncu güzeli? Eğil suda kendine bir bak, senden güzeli var mı?” deyince, korkarak sudaki siluetine bakmış. Bir de ne görsün... Sivilceli, her tarafı yaralardan geçilmeyen kız gitmiş, onun yerine dünya güzeli biri gelmiş. Meğer, Çökelez’in taşlarını Pamukkale yapan sırlı sular, oduncunun kızını da eşi bulunmaz bir güzele çevirmiş.


Bey oğlu, oduncu kızı alıp evine götürmüş. Kız iyileşmiş ve evlenmişler. O günden sonra kadınlar güzelleşmek için bu ılıcaları ziyaret etmeye başlamış ve O gün bu gündür de kadınlar bu suyun içine atmaya başlamışlar kendilerini...
şifalı (güzelleştiren) antik termal havuzdan görüntüler :


bunlar bu havuzun müdavimlerimi ki
! 


TARİHİ DEĞERLER
Denizli’nin kuzeyinde yer alan ve antik kent Hierapolis ile iç içe olan Pamukkale, kent merkezine 20 kilometre uzaklıkta. Bergama Kralı II. Eumenes tarafından M.Ö. 197 yılında kurulan, adını da Amazonlar Kraliçesi Hiera’dan alan Hierapolis, aynı zamanda “kutsal kent” olarak da anılır.
Ayrca bakınız : http://www.seyirrehberi.com/yonetim/_duzenleyer.aspx?b_id=10&tatilbeldesi=hierapolis
Hierapolis (pamukkale) Antik Kenti
Denizli'ye 24 km. mesafedeki bir tepede yapılanmış. Pamukkale travertenleri tepenin güney eteğinde bulunuyor.
Hierapolis şehrinin kuruluşu çok eskiye dayanmaktadır. Bergama kralı II. Eumenes tarafından M.Ö. 1 90 yılında kurulan şehre
efsanevi kahraman Telefos'un güzel karısı "Hiera" nın adına izafeten Hierapolis adı verilmiş. Hirapolis kutsal şehir anlamına da geliyor.

M.Ö.1 33 te Bergama kralı 3. Attalos'un vasiyeti üzerine Hierapolis
Bergama ile birlikte Romalılara geçmiş.
Hierapolis Antik Kenti
tarihi geçmişinde Roma İmparatorluğunun ileri gelenlerinin sayfiye şehri olmuş.
Apollon Tapınağı, St. Philip Martyriumu, Antik Tiyatro, Roma Kapısı, Kuzey Bizans Kapısı, Agora, bugün müze olarak kullanılan Roma Hamamı, su kanalları, Direkli Kilise ve nekropoller, Hiearapolis’teki başlıca tarihi yapılar. Burada yapılan kazılarda bulunan tarihi eserler, Hierapolis Arkeoloji Müzesi’nde sergileniyor.
FRONTİNUS CADDESİ
AGORA
KUZEY BİZANS KAPISI

GÜNEY BİZANS KAPISI

GYMNASİUM

TRİTONLU ÇEŞME BİNASI

İON SÜTUN BAŞLIKLI EV

LATRİNA

APOLLON KUTSAL ALANI

SU KANALLARI VE NYMPHEUMLAR

PLUTONİUM

TİYATRO

AZİZ PHILIPPUS MARTYRIONU
AZİZ PHILIPPUS KÖPRÜSÜ
Aziz Phılıppus kapısından hemen sonra büyük boyutlara sahip köprü geliyor. Büyük boyutlu dikdörtgen traverten bloklardan meydana gelen bu büyük yapının ( genişliği 12 m) yalnızca güney sırt kısmı korunabilmiş; yapı, taş ile döşenmiş şehir merkezinden gelen yolun devamında yer alıyor. Köprüyü geçtikten sonra hakim tepe üzerinde yer alan Aziz Phılıppus Martyrıonuna ulaşılıyor.
Köprünün kuzey sırtı kenarında sekizgen planlı bir başka yapı var. (belki vaftizhane) Bu yapının hemen yanından yukarı doğru çıkan basamaklar yer alıyor. Basamaklar yüksek tepe üzerinde yer alan Aziz Phılıppus' un defnedildiği alan ile son buluyor.
Bu alan Bizans öncesi dönemde Küçük Asyanın en önemli Hac ziyaret alanıymış. Köprüyü yeniden ayağa kaldırmak ve böylece kentten başlayıp Martyrıona ulaşan ayin yoluna da işlevsellik kazandırmak için bir '' İtalyan Arkeoloji Heyeti '' tarafından burada oldukça ciddi,titiz ve hızlı çalışmalar yapılıyor.
DİREKLİ KİLİSE

NEKROPOL ALANI

HAMAM BAZALİKA
KATEDRAL

BÜYÜK HAMAM KOMPLEKSİ-ROMA HAMAMI

DOMİTİAN KAPISI (FRONTİNUS KAPISI)

SURLAR VE
ORTAÇAĞ SELÇUKLU KALESİ KALINTILARI

Pamukkale Ortaçağ Selçuklu Kalesi Kalıntıları, vadiyi kontrol altında tutabilen düzlük üzerinde, stratejik konumda olan geniş bir sur sisteminden oluşmaktadır. Duvarlar yıkıntı halinde olan kentten alınan, aralarında mermer, kimisi yazıtlı bloklar bulunan, devşirme malzeme ile yapılmış.

HİERAPOLİS ARKEOLOJİ MÜZESİ
Hierapolis Kenti'nin en büyük yapılarından biri olan Roma Hamamı, 1984 yılından bu yana Hierapolis Arkeoloji Müzesi olarak hizmet vermektedir. Müzede Hieropolis kazılarından çıkan eserlerin yanında Laodikeia, Colossae, Tripolim, Attuda gibi Lycos (Çürüksü) vadisi kentlerinden gelen eserler de bulunmaktadır.

Ayrıca Tunç Cağı'nın en güzel örneklerini veren Beyce sultan Höyüğü'nden elde edilen eserler müzenin önemli bir bölümünü oluşturmaktadır. Camia, Pisidya ve Lidya bölgelerindeki bazı yerleşimlerden ortaya çıkarılan eserler Hierapolis Müzesi'nde toplanmış ve sergilenmektedir. Hierapolis Hamamı'nın bölümlerinden olan 3 kapalı mekan ile doğu bitişiğindeki kütüphane ve gymnasium olarak bilinen acık mekanlar müze teshir alanları olarak düzenlenmiştir. Küçük ve büyük bir çok eserin sergilendiği bu mekanlar; A Salonu, B Salonu Cem C Salonu olmak üzere 3 kapalı mekandan oluşmaktadır. acık teshirde sergilenen eserler ise daha çok mermer ve tas eserlerdir.


MÜZEDEKİ ESERLERDEN BAZILARI >>>


















Lycus Vadisi olarak anılan bölgedeki diğer antik kentler ;
Pamukkale’nin batısında yer alan Eskihisar Köyü yakınlarındaki Laodikya,
.bmp)
Leodikya 'dan

Leodikya'dan
Buldan İlçesi’ne bağlı Yenicekent yakınlarındaki Tripolis,

Honaz İlçesi yakınlarındaki Colossea,
.jpg)


Denizli Mağaraları
Kaklık Mağarası
Yeri: Mağara, Denizli-Afyon-Ankara ve Denizli Çivril Karayolu üzerinde, Denizli İl Merkezi’ne 30 km. mesafede, UNESCO Miras Listesi’nde bulunan Pamukkale’ye 45 km.de, uluslararası Çardak Havaalanı yol güzergahında bulunan ana tur güzergahına 2 km. mesafede, Honaz İlçesi Kaklık Kasabası’ndadır.
Özellikleri: Büyük bir yer altı deresinin oluşturduğu yer altı boşluğunun tavanının çökmesi sonucu oluşan Kaklık Mağarası, son derece ilginç özelliklere sahip bir mağaradır. Şekil olarak obruk gelişim özelliği gösteren mağaranın içinde, büyük bir traverten kitlesi vardır. Pamukkale’nin benzeri olan travertenler mağaranın hemen yakınında bulunan Kokarhamam Pınarı ( Haydarbaba Pınarı) sularının mağaraya şelaleler yaparak akması sonucu oluşmuştur. Basamaklar halinde havuzlardan meydana gelen travertenlerin gelişimleri, hala devam etmektedir. Ayrıca mağaranın kuzey duvarından küçük şelaleler şeklinde sızan sular da yer yer duvar travertenleri oluşturmaktadır. Daire şekilli geniş bir ağzı olan Kaklık Mağarası’nın büyük bir bölümü güneş ışınları almaktadır. Bu nedenle mağara duvarlarında yosun ve küçük sarmaşıklar gelişmiştir. Gün içinde yeşilin değişik tonlarında renkler alan bu bitkiler, mağaraya son derece ilginç bir güzellik katmaktadır.
Mağara, damlataş, sarkıtlar ve dikitlerle süslü olup , eşine rastlanmaz güzelliktedir. Mağara içerisinde bol miktarda termal su bulunmaktadır. Berrak, renksiz ve kükürt kokulu olan bu su varlığının bazı cilt hastalıklarına iyi geldiği bilinmektedir.







