ASPENDOS
Köprüçay (Eurymedon) nehrinin yanında kurulmuş olan Aspendos, muhteşem antik anfi-tiyatrosuyla dünyaca tanınan bir antik kenttir.
Aspendos bölgede kendi adına madeni para bastıran ilk şehirlerden biri olmak gibi bir ünvanı da var.

Aspendos en parlak dönemine M.S. ikinci ve üçüncü yüzyıllarda ulaşmış. Bugün hala bu bölgede görülebilen anıtsal mimarinin büyük bölümü bu altın çağda yapılmış. Şehirde dokunan altın ve gümüş işlemeli duvar halıları, limon ağacından yapılmış mobilyalar ve heykelcikler, yakındaki Kapria Gölü’nden elde edilen tuz, şarap ve özellikle Aspendos’un meşhur atları, Aspendosluların ihraç ettikleri ürünler arasında en başta gelenler. Üzüm yetiştirmekle ve şarap tüccarlığı ile tanınmış olsalar da dini törenlerinde tanrılarına şarap sunmayan Aspendoslular, bunun sebebini “Eğer şarap yalnızca tanrılara ait olsaydı, kuşlar üzümleri yemeye cesaret edemezlerdi” diyerek açıklamışlardır.

13. yüzyılın başından itibaren, Aspendos, Selçuklu Türklerinin yerleşimlerinin izlerini taşımaya başlar. Özellikle I. Alaeddin Keykubat’ın hükümdarlığı sırasında tamamen restore edilen tiyatro, Selçuklu tarzında zarif çinilerle süslenmiş ve saray olarak kullanılmış.
Tiyatronun oturma kapasitesini kesin olarak belirlemek imkansız olsa da 10.000 – 12.000 kişilik oturma kapasitesine sahip olduğu söylenir. Son yıllarda düzenlenen Antalya Film ve Sanat Festivali kapsamında tiyatroda verilen konserlerde tiyatroya 20.000 seyirci alınabilmiş.

Tiyatronun en dikkat çekici öğesi sahne binasıdır.
Aspendos’taki tiyatro olağanüstü akustiğiyle de meşhurdur. Orkestranın ortasında çıkartılan en ufak bir ses bile en üst sıradaki galerilerden rahatça duyulabilir.
Aspendos’un başlıca diğer kalıntıları tiyatronun arkasında, acropolis’in yukarısında yer alıyor. Tiyatronun yanından başlayan bir patikadan ulaşılan acropolis’te karşılaşılan ilk yapı, 27X105 metre ölçülerindeki bazilika.

-Bazilika, Romalılar tarafından icat edilen mimari bir yapıdır. Roma bazilikaları farklı amaçlar için kullanılırdı ancak bunların hepsi toplumla ilgili meseleler olurdu. Bu binalarda mahkemeler ve alışveriş pazarları kurulurdu -
Bazilikanın güneyinde, şehirdeki ticari, sosyal ve politik faaliyetlerin merkezi olan üç yanı evlerle çevrili agora bulunuyor. Batıya doğru gidildiğinde, az ileride, stoanın (gezinti caddesi) arkasında hepsi bir sırada olan eşit büyüklükte on iki dükkan var.

Agoranın kuzeyinde, Genişliği 32.5 metre ve yüksekliği 15 metre olan
bugün sadece ön duvarı ayakta duran nymphaeum ve Nymphaeumun arkasında da ilginç planlı, ya konsey üyelerinin toplandıkları bir bouleterion (konsey odası) ya da odeon (müzik konserleri verilen ya da tiyatro oyunları oynanan) olarak kullanılan bir bina var.

Aspendos’un gözden kaçırılmaması gereken bir diğer kalıntısı da su kemerleri. Kuzeydeki dağlardan şehre su getiren bir kilometre uzunluğundaki bu kemerler dizisi olağanüstü bir mühendislik becerisini ortaya koyar ve eski çağlardan günümüze kalan nadir yapı örneklerinden biridir.


ASPENDOS' TAN MUHTELİF GÖRÜNTÜLER












